AB ve Türkiye tarafından finanse edilen "Türkiye'de İklim Değişikliğine Uyum Eyleminin Güçlendirilmesi Projesi" kapsamında konferans düzenlendi.
20 Şubat 2025
AB ve Türkiye tarafından finanse edilen "Türkiye'de İklim Değişikliğine Uyum Eyleminin Güçlendirilmesi Projesi" kapsamında konferans düzenlendi.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının yararlanıcısı olduğu, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından yürütülen projenin farkındalık artırma toplantısı, "İklim Değişikliğinin Sağlık Etkilerine Karşı Toplumsal ve Sektörel Halk Sağlığı Yanıtını Güçlendirme Konferansı" İstanbul’da gerçekleştirildi.
İklim değişikliğinin sağlık sistemleri üzerindeki etkilerinin ele alındığı konferansta, sağlık sektörü ve ilgili paydaşların farkındalığını artırmak, sağlık sistemlerini iklim değişikliği tehditlerine karşı daha dirençli hale getirmek için uygulanabilir çözüm önerileri konuşuldu.
Konferansın açılışına katılan İklim Değişikliği Başkan Yardımcısı Orhan Solak, iklim değişikliğinin çağın en önemli küresel sorunlarından biri olduğunu belirterek, ülkede ve dünyada iklim değişikliğine bağlı artan afetlerle karşılaşıldığını anlattı. Son yıllarda hem sıcaklıkta hem de iklim parametrelerinde rekorların kırıldığı yılların yaşandığına dikkati çeken Solak, "Dünya Meteoroloji Örgütü'ne göre, 2024 yılı tarihteki en sıcak yıl olarak kaydedildi. Dünya genelinde sıcaklıklar sanayi öncesi döneme göre 1,55 derece daha fazla gerçekleşti. Aynı zamanda 2024 bir buçuk derecenin aşıldığı ilk yıl oldu. 2015-2024 yılları arasındaki 10 yılın her biri de tarihteki en sıcak on yıldan biri oldu." diye konuştu.
Türkiye'nin iklim değişikliğinin etkilerinin en yoğun hissedildiği bölgelerden biri olan Akdeniz İklim Havzasında yer aldığını vurgulayarak, "Sıcaklık artışı Akdeniz Havzası'nda iki dereceye yakın gerçekleşti. Aynı zamanda Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre 2024 yılı, Türkiye için de 1971'den bu yana en sıcak yıl oldu. Bu sıcaklık artışı tüm iklim sistemini etkiliyor. Su kaynaklarının azalması, kuraklık, tarımsal verim kaybı, deniz seviyelerin yükselmesi ve orman yangınları gibi ciddi sonuçlara yol açmaktadır. 2014-2023 yılları arasındaki 10 yılda iklim değişikliği kaynaklı afetlerin neden olduğu küresel maliyet 2 trilyon doları aştı. Ayrıca bu sadece finansal maliyet, çevresel ve sosyal maliyetler birleştirildiği zaman bu rakam aslında çok daha fazla." dedi.
İklim değişikliğiyle ilgili hem dünyada hem ülkede yaşanan afetler ve felaketlerin iklim değişikliğiyle mücadelede kararlı ve hassas politikalar gerektirdiğini göstermekte olduğuna işaret eden Solak, sözlerine şöyle devam etti:
“Sürdürülebilir bir gelecek için iklim değişikliğiyle mücadeleyi gündemimizin ön sıralarına almamız gerekmektedir”
Sürdürülebilir bir gelecek planlamak için iklim değişikliğiyle mücadeleyi gündemimizin ön sıralarına almamız ve iklim değişikliğine uyum çalışmalarına öncelik vermemiz gerekmektedir. İklim değişikliğine yol açan kuraklık, sel, yangınlar ve aşırı sıcaklık dalgaları toplumların yaşam koşullarını zorlaştırmakta sağlık sistemlerini de baskı altında bırakmaktadır. İklim değişikliği yalnızca çevresel bir mesele değildir. Toplum sağlığına doğrudan bir ciddi etkileri olan çok yönlü bir krizdir. İklim değişikliği bulaşıcı hastalıklar, solunum yolu rahatsızlıkları, su kaynaklı enfeksiyonlar ve besin güvenliği gibi birçok sağlık tehdidini de beraberinde getirmektedir. Ve ne yazık ki orta ve uzun vadedeki projeksiyonlar, bu etkilerin sıklık ve şiddetinin artarak devam edeceğini göstermektedir.
“Başkanlık olarak İklim Değişikliğine Uyum Stratejisi ve Eylem Planı hazırladık”
Başkanlık olarak İklim Değişikliğine Uyum Stratejisi ve Eylem Planı hazırladık. Uyum eylem planı kapsamında on bir sektöre öncelikler verildi. Her sektörde etkilenebilirlik ve risk analizi çalışması gerçekleştirildi. Bu sektörler kent, su kaynakları, halk sağlığı, tarım, balıkçılık ve hayvancılık, biyolojik çeşitlilik eko-sistem hizmetleri, enerji, sanayi, ulaşım ve iletişim, turizm, kültürel miras, sosyal kalkınma ve afet risk yönetimi. Bahsettiğim stratejide önemli sektörlerden biri de halk sağlığı. Halk sağlığı sektöründe iki stratejik hedef belirlendi. İlk strateji sağlık alanında iklim değişikliğiyle ilgili kanıta dayalı analiz, değerlendirme ve bildirim altyapısını güçlendirilmesiyle ARGE çalışmaların artırılması. İkinci dış strateji ise ulusal ve yerel düzeyde tüm kurum ve kuruluşlarda iklim değişikliğini, sağlık bakış açısına yönelik kapasite, iş birliği ile farkındalığın güçlendirilmesi.
"İklim Değişikliğinin, Sağlık ve Sektörel Etkileri", "İklim Değişikliğine Sağlıkta Uyum", “Bulaşıcı Hastalıklar, Çevre Sağlığı ve İklim Değişikliği", "Yerel İklim Değişikliği ve Sağlık Eylem Planı Hazırlama" gibi başlıklar halinde panellerin de düzenlendiği konferansa, İklim Değişikliği Başkan Yardımcısı Solak’ın yanı sıra BM Kalkınma Programı Türkiye Ofisi Proje Yöneticisi Gizem Bal, Türkiye Bilimler Akademisi Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürü Doç. Dr. Muhammed Atak alanında uzman panelistler ve çok sayıda davetli katıldı.