İklim Değişikliği Başkanı Hasar, Bengü Türk’e konuk oldu

-

İklim Değişikliği Başkanı Hasar, Bengü Türk’e konuk oldu
İklim Değişikliği Başkanı Hasar, Bengü Türk’e konuk oldu

10 Şubat 2025

İklim Değişikliği Başkanı Prof. Dr. Halil Hasar, Bengü Türk Televizyonunda yayınlanan Çevre Ekranı programına konuk oldu.

Melikşah Güler’in sunduğu programda, İklim Değişikliği Başkanlığının faaliyetleri, yerel iklim değişikliği eylem planları, 2053 net sıfır emisyon hedefi, emisyon ticaret sisteminin nasıl işleyeceği ve kimleri kapsayacağı gibi konular konuşuldu.

Canlı olarak yayınlanan programda konuşan İklim Değişikliği Başkanı Hasar, İklim Değişikliği Başkanlığının, uluslararası platformlarda anlaşmalarda ve müzakerelerde ülkemizi temsil etmek üzere iklim değişikliğinin bütün çevresel etkilerini sosyal etkilerini değerlendirmek için kurulduğunu ve faaliyet alanlarının oldukça geniş olduğunu belirtti.

Uluslararası düzeyde Türkiye'nin sesini dile getirmek üzere faaliyet yürüttüklerini kaydeden Başkan Hasar, İklim Değişikliği Başkanlığının, çevresel ve ekonomik anlamda dirençli bir hale gelmek, sorunlara karşı gerekli olan politika stratejilerini ve eylemleri kurgulamak ve ilgili kuruluşlarla koordine etmek ve izlemek üzere kurulmuş olan bir kurum olduğunu ifade etti.

İklim Değişikliği Başkanlığının faaliyet alanlarına yönelik konuşan Başkan Hasar, yakında çıkacak olan ve Türkiye’nin ilk İklim Kanunu olacak olan çalışmayla ilgili de konuştu.

Başkan Hasar’ın açıklamalarından bazı önemli başlıklar şöyle;

“Ülke olarak çocuklarımıza daha yaşanabilir çevre bırakmak için çalışmalıyız”

2053 net sıfır hedefine ulaşmak, Türkiye'nin emisyon azaltımı politikaları ve verimliliği daha yüksek yeşil teknolojiler konusunda Türkiye’nin yol alabilmesi için kanun çalışmalarına ihtiyaç var. Bugün hep azaltımı konuşuyoruz ancak on sene sonra uyum sürecini konuşacağız. Toplumların ülkelerin ulusların iklim değişikliğine karşı hem çevresel hem ekonomik hem de kendi kendilerine yeten ülkeler ile uyum süreçlerini konuşacağız. Bu noktada dirençlilik ortaya çıkacak. Bu öngörülerle hazırlanacak olan bir kanun olacağını ümit ediyoruz. Diğer taraftan stratejilerin özellikle yeşil dönüşüm için gerekli olan finansman kaynaklarını sağlayacak çeşitli araçların da olacağı bir İklim Kanununun gündemde olduğunu biliyoruz.

İklim sadece bir çevre problemi değildir. Dünyanın herhangi bir noktasında ülkelerin yüksek düzeylerde salmış oldukları emisyon kaynaklı ısınma sebebiyle herhangi bir felaket bizi etkileyebilir. Türkiye Akdeniz iklim havzasında yer alıyor. Bu büyük Havza'ya baktığımızda Kuzey Afrika'dan Güney Avrupa'ya bütün bu bölgeyi içeren bir coğrafyada yer alıyoruz. Bu coğrafyada iklim değişikliğinin etkilerinin en fazla hissedildiği noktalar olduğunu görüyoruz. Yaptığımız projeksiyon çalışmaları İklim Modellemesi çalışmaları da bunu gösteriyor. Ülke olarak çocuklarımıza daha yaşanabilir çevre bırakmak için çalışmalıyız. İklim politikalarında uyum ve azaltım süreçlerinde uluslararası düzeyde daha etkili bir ses olarak sesimizi duyurabildiğimiz takdirde ülke menfaatlerini müzakerelerde dile getirebildiğimiz takdirde daha etkili olacağız.

Akdeniz havzasındaki ülkeler içerisinde lider ülke olmak istiyoruz. Bu nedenle sınırda karbon düzenleme mekanizması itibariyle belirli sektörleri değerlendiriyoruz. Bu düzenleme dahilindeki sektörlerde yaptığımız ihracat yüzde 40 ila 42 oranında Avrupa’ya yapılıyor. Avrupa ile rekabet gücünü düşürmemek üzere mutlaka iklim kanununda bunun altının oluşması lazım. Emisyon ticaret sistemi kurmamız gerekiyor. Bir an önce bunu önceliklerimiz arasına almamız gerekiyor. Bununla ilgili hazırlıklarımız mevcut. Sadece yasal düzenleme gerekiyor. Bu yasal düzenleme neticesinde uygulamaya geçilecek.

“İklim artık toplumsal bir sorumluluktur”

İklim artık toplumsal bir sorumluluktur. Bizim çocuklarımıza karşı vatanımıza karşı olan bir sorumluluğumuz var. Bu noktada üzerimize düşeni yapıyor ve 2053 net sıfıra gidiyoruz. Yeşil dönüşümü güçlendiriyoruz. Yeşil dönüşüm bir anda olacak bir işlem değil. Yatırım yapılması gerekiyor. Yeşil dönüşümü, daha verimli teknolojileri ortaya koymamız için bir teşvik mekanizmasının, bir finans akış mekanizmasının olması gerekiyor. Gelişmiş olan ülkelerin finans desteği var. Türkiye bunlardan faydalanacak konumda olan bir ülkedir. Faydalanması için de bizim özellikle bundan sonra yapılacak olan yatırımların çevresel odaklı olması gerekmektedir. Altı çevresel hedefi içine alan Yeşil Taksonomi'yi gündemimize aldık. Yeşil Taksonomi uluslararası finans akışlarının Türkiye'ye hızla akmasını sağlayacak bir sistem. Yatırım fırsatlarının ülkemize daha hızlı bir şekilde ulaşması için bizim bir şekilde aksiyon almamız gerekiyordu.

Avrupa Birliği'nin de uygulamaya çalıştığı yeşil taksonomiyi, biz ülkemizde kendi şartlarımıza uygun bir şekilde tamamen bilimsel temelleri olan verilerle bütün sektörlerle birlikte sektörün eşik değerlerini gözeterek ortaya koyduk. Herhangi bir yatırım yeşil taksonomiyle uyumlu olduğu takdirde uluslararası finans akışlarının ülkemize gelmesi daha kolay olacaktır.

“Temiz teknolojilerin kullanıldığı bir dünya artık bir zorunluluk”

COP31 teknoloji odağı yüksek olan bir COP olacak. Burada teknoloji konuşulacak. Bunun için bizim aksiyon almamız gerekiyor. Finans akışlarının teknolojiye doğru yönelmesini hızlandırmak için temel oluşturmaya çalışıyoruz. Yeşil dönüşüm pastadan ne kadar pay aldığımıza yönelik bir şey. Türkiye hızlı gelişen bir ülke. Teknolojiyi hızla uygulamaya geçiren bir ülke. Temiz teknolojilerin kullanıldığı bir dünya artık bir zorunluluk. Türkiye’nin bu konuda aksiyon alması gerekiyor.

Facebook’ta Paylaş Twitter’da Paylaş Google Plus’da Paylaş Yazdır