İklim Değişikliği Başkanı Prof. Dr. Halil Hasar, ‘Yeşil ve Dijital Dönüşüm Sürecinde İşçilerin Beceri Uyumlarının Geliştirilmesi Projesi’ kapanış programına katıldı.
29 Aralik 2025
İklim Değişikliği Başkanı Prof. Dr. Halil Hasar, ‘Yeşil ve Dijital Dönüşüm Sürecinde İşçilerin Beceri Uyumlarının Geliştirilmesi Projesi’ kapanış programına katıldı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Ankara’da gerçekleştirdiği program kapsamında düzenlenen Adil Geçiş çalıştayında konuşan iklim Değişikliği Başkanı Hasar, COP31’in adil geçiş yaklaşımını yalnızca bir ilke olarak değil, somut politika araçları, uygulama örnekleri ve iyi uygulama modelleriyle küresel gündeme taşıma açısından önemli bir fırsat olduğunun altını çizdi.
Programın açış konuşmasını yapan Başkan Hasar konuşmasında, Yeşil Dönüşüm, Adil Geçiş ve COP31 sürecine dair açıklamalarda bulundu.
Uluslararası toplantılarda ve müzakere masalarında ülkemizin hassasiyetlerini göz önünde bulundurarak tavizsiz bir süreç yürüttüklerini kaydeden Başkan Hasar, adil geçişin kimseyi geride bırakmayan, toplumun tüm kesimlerini gözeterek hayata geçirilmesi gerekliliğini vurgulayarak şunları söyledi;
“Adil geçiş, iklim politikalarının sosyal adaletle birlikte ele alınmasını ve kimseyi geride bırakmamayı ifade eder”
Adil geçiş, iklim politikalarının ve yeşil dönüşümün, başta çalışanlar, KOBİ’ler, kırılgan gruplar ve dönüşümden doğrudan etkilenen bölgeler olmak üzere, iklim politikalarının sosyal adaletle birlikte ele alındığı, kimseyi geride bırakmayan ve toplumun tüm kesimlerini gözeterek hayata geçirilmesini ifade etmektedir. Türkiye, iklim değişikliği politikalarında bu anlayışı güçlü biçimde benimsemiştir.
Uluslararası masalarda çok kolay kararlar çıkarılmaya çalışılabiliyor, ama bir gerçek var. Metinlerden ziyade pratikte kazanımlar nasıl? Geçtiğimiz yıl Bonn’da gerçekleşen adil geçişle ilgili olan tartışmalar ara müzakere konularında bütün gün gecikmeye sebep oldu. Konuysa sadece ‘Adil Geçişin tanımı ne?’ idi. Bir taraftan ekonomimizin, diğer taraftan enerjimizin farklı alanlarda yerleşmiş olması farklı becerilerin daha ziyade konvansiyonel becerilerin fazla olması nedeniyle bir enerji geçişi yapılacaksa burada bizi bekleyen sorunlar ne?
Uluslararası topluluklarda yeni becerilerin kazandırılması konusunda çok fazla çalışma yapılıyor, ama gelin görün ki yeni becerilerin kazanılmasından ziyade eski becerilerin sürdürülebilmesi için başka bölgelere bir iş gücü göçü söz konusu. Burada aile parçalanmalarına kadar giden çeşitli gerçek problemler var. Biz bunları uluslararası platformlarda özellikle yuvarlak masa toplantılarında dile getiriyoruz.
“İklim politikalarını insanı merkeze alan kapsayıcı ve adil bir perspektifle ele almak zorundayız”
Dünyamız değişiyor. Bildiğiniz gibi iklim değişikliği ile mücadele yalnızca çevresel bir problem değil. Yeşil Dönüşüm; ekonomik yapılanma, üretim içinde istihdamı ve sosyal refahı doğrudan etkileyen çok önemli bir dönüşüm sürecidir.
Türkiye Akdeniz iklim bölgesinde olan bir ülkedir. Yeşil dönüşümün hem risklerini hem de fırsatlarını yakın bir zamanda hayatımızda görme ihtimalimiz var. Bu nedenle iklim politikalarımızı yalnızca emisyon azaltımı, teknolojik dönüşüm, imalat sektöründe karbonsuzlaşma ya da karbonsuzlaşma teknolojilerinin ekseninde değerlendirmiyoruz. İklim politikalarını insanı merkeze alan kapsayıcı ve adil bir perspektifle ele almak zorundayız.
“Adil geçiş, yalnızca çevresel değil aynı zamanda sosyal ve ekonomik bir dönüşüm aracıdır”
Paris Anlaşması’nın onaylanması ve 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefimizin açıklanmasıyla birlikte, yeşil dönüşüm süreci ivme kazanmış; sanayi, istihdam ve eğitim politikalarında dönüşüm ihtiyacı daha belirgin hale gelmiştir. Bu çerçevede, Başkanlığımız tarafından hazırlanan İklim Değişikliği Azaltım ve Uyum Stratejileri ve Eylem Planları ile Uzun Dönemli İklim Stratejimiz, adil geçişe yönelik somut ve uzun vadeli politika adımlarını içermektedir.
İklim politikalarımızın yasal altyapısını güçlendirebilmek için İklim Kanunu ile birlikte, Emisyon Ticaret Sistemi kapsamında elde edilecek gelirlerin bir kısmının, düşük karbonlu ekonomiye geçiş sürecinin sosyal etkilerinin yönetilmesinde kullanılması öngörülmektedir. Bu durum, adil geçişin yalnızca çevresel değil; aynı zamanda sosyal ve ekonomik bir dönüşüm aracı olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
COP31 Önemli Bir Fırsat
COP31 bu yıl Türkiye’de gerçekleşecek. Taraflar Konferansı dediğimizde çok taraflı düşünmemiz gerek. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamında 197 ülkeyi ve Avrupa Birliğini yani 198 tarafı aynı masada buluşturan ve kararların alındığı bir platform. Alınan kararlar neticesinde taahhütlerin yapıldığı da bir platform. Burada bütün sektörler toplanıyor. Bu organizasyon 197 ülke liderini bir araya getirmesinin yanı sıra diğer yandan bütün bakanlıkların katıldığı, ülke delegasyonlarının ve 5 binin üzerinde ülke müzakerecisinin, 15 binin üzerinde de ülke delegasyonlarının katıldığı bir organizasyon. COP31, adil geçiş yaklaşımını yalnızca bir ilke olarak değil, somut politika araçları, uygulama örnekleri ve iyi uygulama modelleriyle küresel gündeme taşıma açısından önemli bir fırsat olacaktır.
Yeşil ve dijital dönüşüm süreçlerinin işgücü üzerindeki olası etkilerini ortaya koymayı, çalışanların bu süreçlere uyumunu desteklemeyi ve istihdamın korunmasına yönelik proaktif tedbirler geliştirmeyi amaçlayan “Yeşil ve Dijital Dönüşüm Sürecinde İşçilerin Beceri Uyumlarının Geliştirilmesi Projesi”nin kapanış programına, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Lutfihak Alpkan, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Zekeriya Coştu, bakanlıklardan temsilciler, akademisyenler ve çok sayıda davetli katıldı.