-
04 Ocak 2025
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı ve İklim Değişikliği Başmüzakerecisi Fatma Varank, Türkiye’nin COP29 çalışmaları ve COP31 adaylığıyla ilgili Sabah gazetesine demeç verdi.
Bakan Yardımcısı Varank, Türkiye’nin COP29 öncesinde yaptığı hazırlıklara dikkat çekerek, “Türkiye, COP29 öncesi gerçekleştirilen önemli uluslararası toplantılara aktif katılım sağlayarak iklim müzakerelerinde kararlı bir duruş sergiledi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı liderliğinde ve İklim Değişikliği Başkanlığı koordinasyonunda, Kopenhag İklim Bakanları Toplantısı, Petersberg İklim Diyaloğu, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Yardımcı Organlar Toplantısı ve İklim Eylemi Bakanlar Toplantısı gibi etkinliklere üst düzey temsilcilerle katılım sağladı.” dedi.
Birleşmiş Milletler 79. Genel Kurulu sırasında düzenlenen İklim Haftası ve Pre-COP29 toplantılarında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un başkanlığında yürütülen diplomatik temasların Türkiye’nin bu alandaki etkinliğini ortaya koyduğunun altını çizen Bakan Yardımcısı Varank, “COP29’da yaklaşık 180 başlıkta yürütülen müzakerelere İklim Değişikliği Başkanlığı ve ilgili bakanlıklardan toplamda 47 müzakereci iki hafta boyunca aktif katılım sağladı. Başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan olmak üzere, yüksek düzeyde katılım sağlandı. Bunun yanı sıra akademi, iş dünyası, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve basından olmak üzere 1800 civarında katılımcı kendi imkânlarıyla konferansa büyük ilgi gösterdi. Bu geniş katılım, Türkiye'nin iklim değişikliğiyle mücadeleye verdiği önemi ve uluslararası iş birliğine olan bağlılığını gözler önüne sermektedir.” diye konuştu.
Varank’ın açıklamasından bazı başlıklar şöyle;
“Türkiye 2053 Net Sıfır Emisyon hedefine ulaşmak için kararlılığını bir kez daha ortaya koydu…”
Türkiye iki önemli belgeyi uluslararası kamuoyuyla paylaştı. İlk belge Paris Anlaşması'nın şeffaflık ilkesi çerçevesinde hazırlanan İki Yıllık Şeffaflık Raporu’ydu. Türkiye, bu raporu sunan ilk ülkelerden biri oldu. İkinci belge ise Türkiye'nin iklim değişikliğiyle mücadele vizyonunu ortaya koyan Türkiye'nin 2053 Uzun Dönemli İklim Değişikliği Stratejisi belgesidir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Murat Kurum tarafından düzenlenen basın toplantısında dünya kamuoyu ile paylaşılan belgede 18 sektörde 89 strateji yer alıyor. Bu belge ile Türkiye 2053 Net Sıfır Emisyon hedefine ulaşmak için kararlılığını bir kez daha ortaya koydu.
“Türkiye, iklim eyleminin şeffaflığını ve etkinliğini artırmayı hedefledi…”
Türkiye, COP29'da birçok önemli uluslararası girişimde yer aldı. Türkiye, ‘Yeşil Enerji Bölgeleri ve Koridorları’, ‘Enerji Depolama ve Şebekeler’, ‘Düşük Karbon Küresel Platformu’, ‘Organik Atıklardan Metan Azaltımı’, ‘Çiftçiler için Bakü Harmonisi İklim Girişimi’, ‘Yeşil Dijital Eylem’ ve ‘Sağlıklı ve Dirençli Şehirler için Çok Sektörlü Eylem Yol Haritaları’ gibi girişimler ile uluslararası iş birliğindeki aktif rolünü sürdürdü. Bakü Küresel İklim Şeffaflık Platformu ve Düşük Karbon Küresel Platformu gibi girişimlerle Türkiye iklim eyleminin şeffaflığını ve etkinliğini artırmayı hedefledi.
COP29’da Alınan Önemli Kararlar…
Bakü İklim Birliği Paktı kapsamında alınan kararlar, iklim finansmanı ve uyum politikaları açısından önemli adımlar içeriyor. Türkiye'nin müzakerelere yaptığı katkılar, kararların kapsayıcı ve uygulanabilir olmasında etkili oldu.
COP29'un en dikkat çeken konularından biri, gelişmekte olan ülkelerin ihtiyacı olan ve 2035 yılına kadar tüm aktörlerden yönlendirilmesi planlanan yıllık toplam 1,3 trilyon ABD doları değerindeki iklim finansmanı hedefidir. Bu yeni toplu hedef, küresel iklim finansmanı yapısında önemli bir dönüşümü temsil ediyor. Hedefin merkezinde, gelişmiş ülkeler öncülüğünde yıllık 300 milyar ABD dolarlık bir finansman yer alıyor. Ayrıca, bu finansman akışının detaylarını netleştirmek amacıyla "Bakü'den Belem'e 1.3 Trilyon için Yol Haritası" adlı bir program başlatıldı. Bu müzakereler kapsamında Türkiye, hem mevcut finansman mekanizmalarından hem de yeni oluşturulan kaynaklarından faydalanma imkânına sahip bir konumda yer aldı.
COP29'da, uzun süredir beklenen Birleşmiş Milletler karbon piyasalarının çerçevesini oluşturan 6. Madde müzakereleri de sonuçlandırıldı. Karbon piyasaları sayesinde, gelişmekte olan ülkelerin iklim hedeflerine ulaşması için yıllık 1 trilyon ABD dolarlık finansal akışın sağlanması hedefleniyor. Bu yeni mekanizma, sera gazı azaltımı ve iklim değişikliğine uyum için önemli bir kaynak oluşturmayı amaçlıyor. COP29'da, Kayıp ve Zarar Fonu'nun işler hale getirilmesi de önemli bir başarıydı.
Türkiye'nin girişimiyle Yeşil İklim Fonu ve Küresel Çevre Fonu gibi mevcut finansman mekanizmalarının gelişmekte olan ülkeler için daha erişilebilir hale getirilmesi yönünde düzenlemeler yapıldı.
“Türkiye, güçlü duruşuyla iklim değişikliğiyle mücadelede sadece bölgesel değil, küresel düzeyde de lider olduğunu kanıtladı…”
Türkiye, COP29'da sergilediği aktif rol ve güçlü duruşuyla iklim değişikliğiyle mücadelede sadece bölgesel değil küresel düzeyde de lider bir ülke olduğunu bir kez daha kanıtladı. İklim değişikliği, azaltım ve uyum stratejileri, ulusal katkı beyanı ve 2053 net sıfır hedefiyle Türkiye, sürdürülebilir kalkınma ve iklim değişikliği arasındaki dengeyi sağlama konusundaki kararlılığını net bir şekilde ortaya koydu.
Türkiye bu önemli platformu gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında bir köprü kurmak, yeşil dönüşüm vizyonunu uluslararası arenada tanıtmak, iklime dirençliliği artırmak ve iklim değişikliğiyle mücadelede iş birliğini pekiştirmek için bir fırsat olarak görüyor. Türkiye, COP31 ev sahipliği ile hem diplomatik hem de teknik açıdan iklim müzakerelerine olan katkısını daha da ileri taşımayı amaçlıyor.
“Türkiye, gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için çalışmaya devam ediyor…”
Türkiye bu süreçte iklim eylemini artırmaya, sera gazı salınımının azaltımı hedeflerini gerçekleştirmeye ve uyum politikalarını güçlendirmeye yönelik çabaları ile uluslararası iş birliği ve dayanışmayı teşvik eden bir liderlik modeli sunmayı hedefliyor.
İklim değişikliğiyle mücadele, yalnızca ülkelerin değil, tüm insanlığın ortak bir sorumluluğu. Türkiye, bu küresel sorumluluğun bilinciyle, tüm sektörleri kapsayan yenilikçi çözümleri hayata geçirme çabalarını sürdürüyor. Güneş ve rüzgâr gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının yaygınlaştırılması, doğanın korunması ve teknolojik yeniliklere öncülük eden projelerle Türkiye, gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için çalışmaya devam ediyor.