Avrupa Birliği ile 2. Yüksek Düzeyli Diyalog Toplantısı Ankara’da gerçekleştirildi
21 Nisan 2022
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Murat Kurum, AB Komisyon Başkan Yardımcısı Timmermans ve beraberindeki heyet ile “AB Yüksek Düzeyli İklim Diyaloğu" kapsamında bir araya geldi.
AB Yüksek Düzeyli Diyalog Toplantısı’nda Türkiye ile Avrupa Birliği’nin iklim değişikliğiyle mücadelede yenilenebilir enerji kaynaklarının artırılması, bilgi-tecrübe paylaşımı ve yeni teknolojilerin oluşturulabilmesi için yapılacak iş birliktelikleri istişare edildi.
Bakanlıkta gerçekleşen ikili görüşmenin ve AB Yüksek Düzeyli Diyalog Toplantısının ardından iki isim ortak basın toplantısı düzenledi. Bakan Murat Kurum toplantı sonrası yaptığı açıklamada bugünkü görüşmelerin iklim değişikliği ile ortak mücadeleye büyük katkı sağlayacağını ve Türkiye ile AB ilişkilerini daha da güçlendireceğini belirterek Timmermans'a ziyaretleri için teşekkür etti.
Bakan Kurum'a Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği Başkanı Faruk Kaymakçı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Mehmet Emin Birpınar ve İklim Değişikliği Başkanı Orhan Solak eşlik etti.
Yeşil kalkınma ve döngüsel ekonomi sürecini bir fırsat olarak görüyoruz
Heyetler arası görüşme sonrası düzenlenen ortak basın toplantısında açıklama yapan Bakan Kurum, Türkiye'nin iklim değişikliği ile yaptığı mücadeleyi, gelecekte atacağı adımları, AB ile birlikte karşılıklı sağlayacakları destekleri detaylı bir şekilde görüşme fırsatı bulduklarını belirtti. Türkiye'nin dünyayı en az kirleten ülkelerden biri olmasına rağmen emisyon azaltımı noktasında çok ciddi potansiyele sahip olduğunu belirten Kurum, gelişmekte olan bir ülke olarak yeşil kalkınma ve döngüsel ekonomi sürecini bir fırsat olarak gördüklerini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu konuyu her platformda dünyaya anlattığını söyledi.
Türkiye'nin yeşil taksonomisini oluşturuyoruz
Bakan Kurum, bu yıl içerisinde yapılacak COP 27. Taraflar Toplantısı öncesi ulusal katkı beyanının güncelleneceğini belirterek; "Bu çerçevede de aslında 2053 adımları ile bizim vermiş olduğumuz taahhütleri yerine getireceğiz. Sera gazı azaltımı noktasında emisyon ticareti sistemini hayata geçiriyoruz ve bu çerçevede de yine Avrupa Birliği ile uyumlu olmasını önemsiyoruz. Yeşil finansmanın artırılması, yeşil yatırımlarla bu noktada buluşması için de Türkiye'nin yeşil taksonomisini oluşturuyoruz. Yatırımların fırsata dönüştürüldüğü, tüm yatırımların tartışıldığı bir ortamı da oluşturacağız. 2053 hedeflerimize ulaşabilmek için Avrupa Birliğinin bu noktada iklim değişikliği ile mücadelede yatırımlarımıza, projelerimize desteğini ve iş birliğini artırması gerektiğini de değerli dostuma ifade ettik." diye konuştu.
IPA fonlarının iklim değişikliğine uyum kapsamında arttırılması konuşuldu
AB Yüksek Düzeyli İş Birliği ve diyaloğun teknik alanda ekiplerle devam etmesi gerektiğini belirten Bakan Kurum, özellikle IPA fonlarıyla Türkiye'nin AB ile birçok proje yaptığını belirtti. Bakan Kurum, Timmermans ile IPA fonlarının iklim değişikliğine uyum çerçevesinde arttırılması hususunu da görüştü.
Türkiye ile diyaloğumuz stratejik bir fırsat
Türkiye'nin iklim değişikliği ile mücadelede karbonsuzlaştırma çabaları ve taahhütleri olduğunu belirten Timmermans, Türkiye’nin bütün taahhütlerine ve attıkları bütün adımlara memnuniyetle yaklaştıklarını söyledi. Timmermans, "Benim de AB adına burada olmam, bu sürecin devamı açısından sembolik önem taşıyor. Bizler, çocuklarımız ve torunlarımız için daha iyi bir dünya, daha iyi bir çevre ortaya koymak durumundayız. Bunun için de şimdiden çalışmaya başlamalıyız. Türkiye ile olan diyaloğumuzun hem AB için hem de Türkiye için stratejik bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Çünkü içinde bulunduğumuz politik ortam çok zorlu. Barbarlığı reddeden ülkelerin bir arada durması gerekiyor. Ukrayna'nın barışçıl halkına yapılan bu işgali reddeden ülkelerin bir arada olması gerekiyor." diye konuştu.
Hidrojen teknolojilerine yatırımın artırılmasına yönelik kararlarımız var
Türkiye'nin özellikle Karadeniz'de zengin hidrojen sülfür yataklarının bulunduğunu belirterek, hidrojen sülfürün kullanımı ile ilgili bir teknoloji anlaşması için Avrupa ile çalışma yapılıp yapılmadığı sorusu üzerine Bakan Kurum, hidrojen teknolojisinin kullanılması ve yaygınlaştırılması konusunda AB Komisyonunun Türkiye ile aynı şeyleri düşündüğünü ifade etti. Türkiye'nin AB ülkelerinin ihtiyacını giderebilecek kapasiteye sahip zengin hidrojen kaynaklarının olduğunu belirten Kurum sözlerine şöyle devam etti: “Buradaki teknolojinin geliştirilmesi, bilgi ve tecrübe paylaşımın artırılması gerektiği konusunda mutabakata vardık. Bu alanda çalışmalarımızı teknik heyetler ile birlikte de yapacağız. Önümüzdeki süreçte, Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak İklim Kanunu ve Şura'da yapmış olduğumuz çalışma çerçevesinde yenilenebilir enerji kaynaklarındaki kapasitenin arttırılması, fosil yakıt kullanımının azaltılması, hidrojen teknolojileri ve bundan sonra çıkabilecek teknolojilere yatırımın artırılmasına yönelik kararlarımız var. Bu çerçevede de ortak çalışmayı komisyonla birlikte sürdürme kararı aldık."
Hidrojen bazlı bir ekonomiye geçmemiz gerekiyor
Aynı soru üzerine Timmermans ise hidrojenin AB'nin endüstriyel gelişimi için çok önemli olduğunu belirterek şöyle konuştu, "Birçok alanda elektrik enerjisini kullanabiliriz fakat elektriği yaygın hale getirmek çözümün bir parçası değil. Gelecekte çeliğin, alüminyumun yapılması, gübrenin kullanılması hidrojen ile sağlanacak ve diğer alanlarda da hidrojen çok önemli olacak. Aynı şekilde hidrojenle ilgili başka bir şey de söyleyebiliriz. Özellikle Türkiye gibi ülkeler inanılmaz miktarlarda hem rüzgârdan hem de güneşten enerji üretmeye başlayacak. Türkiye ihtiyacından daha fazlasını üretmeye başlayacak. Enerji de bundan sonra ihraç edilebilecek. Enerji depolamanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Özellikle hidrojenle bu çok daha kolay şekilde yapılabilecek, hidrojen çok daha uzak mesafelere sevk edilebilecek. Bu alanda da artık ortaklıklar kurmak istiyoruz. AB olarak kendimizin üreteceğinden çok daha fazlasına ihtiyacımız var. Özellikle Akdeniz havzasındaki ülkelerle beraber hidrojen bazlı bir ekonomiye geçmemiz gerekiyor. Sadece tek bir tedarikçiye bağlı olmamamız gerekiyor. Bunu çeşitlendirmemiz gerekiyor. Aynı zamanda siyaseten de Akdeniz bölgesinde bir siyasi istikrar sağlamamız gerekiyor. Türkiye burada her zaman öneme sahiptir."